29.08.2009

Sarmal Külahlar - bölüm 5

Aslı olduğu yerde donakalmıştı. Ceren'in bu şifreli mesajını birkaç kez okudu. Aslı annesiyle kalıyordu ve Ceren'i sevmiyordu, onun hep kötü bir kız olduğunu düşünmüştü. Peki mesaj ne anlama geliyordu da Aslı hızlıca sırt çantasına kıyafetler tıkıştırıyordu? sanki bir daha evine dönmeyecek gibi kapıdan çıkarken, hüzün dolu baktı içeriye, ve kapı kapandı. Birkaç saniye sonra tekrar kapıyı açtı, unuttuğu birşeyler vardı.. annesinin odasına gitti, aynanın önünde duran cüzdandan bankamatik kartını aldı, mışıl mışıl uyuyan annesinin kırmızı yanaklarına yaklaştı ve onu bir kez öptü, öperken gözyaşının düşmemesine dikkat etti..

28.08.2009

Sarmal Külahlar - Bölüm 4

Aslı yatağında mışıl mışıl uyumaya devam ediyordu. Telefonun sesini duymuştu fakat bakmaya bile hali yoktu. Sıcak ve ter bile onu o sırılsıklam olmuş yatağından kaldırmaya yetmemişti. Klima geçenlerde bozulmuştu ve hala servise haber vermemişti. Bir an uyanır gibi oldu. Gelen mesajı merak etmişti. Aynı anda iç geçirip ''bir ara şu servisi arayayım, yeter artık!'' dedi ve kalktı. saat çoktan 3 buçuk olmuştu. Gece eve çok geç gelmişti. Üzerindeki terden sırılsıklam olmuş tişörtü değiştirip telefonu eline aldı.

Mesaj : Ceren

cenk aradi oglen geri donms istnbula
seni sordu :) bulsalm dedm. hrzmnki
cafeye gdiorz. snde hmn hzrlan gel.
ha bzde hc para yk. glrkn babana ugrada brz
para al. oki. optm bebem.

---

27.08.2009

Sarmal Külahlar - bölüm 3

Sokak henüz çok sakindi, tek tük insan aceleyle işlerine gidiyor, Ceren ise boş boş bu insanlara bakıyordu. Hiç konuşmadan yürüdüler. Çay bahçesinin önünde durup mıymıntı bir sesle “ buraya oturalım” dedi Ceren. Volkan hemen iki çay söyledi attığı dört şekeri hızlı hızlı karıştırarak;

- bende para kalmadı, sende varsa simit alsana.
- bende de yok.
- ne bok yiycez, çay da söyledik şimdi.
Ceren cebinden biraz bozukluk çıkartıp masaya koydu.

- hani yoktu?
- varmış..
hızlı hızlı atıştırıp, tekrar yola koyuldular. Ceren telefonuna baktı. Yarımşar dakika arayla bakmaya devam etti.. sonunda telefonun mesaj bölümüne girdi ve tuşlara basmaya başladı..

26.08.2009

Sarmal Külahlar bölüm 2

İlk etapta telefonun çalmasını çok önemsemesede arayanın kim olduğunu öğrenme merakıyla komidinin üstünde duran telefonunu alıp yeşil tuşa bastı.Kulağına götürdüğü telefondan gelen ses tanıdık bir sesti.Karşı tarafın konuşmasını sessizce dinledikten sonra telefonu yatakta uyumakla-uyanmak arasında gidip gelen arkadaşına doğru uzatıp;

-Al!!Şu dakikadan sonra senin konuşman daha mantıklı olacak.

+Nee alaka lan,ayrıca kim o yaa.öff ver hadi ver.

Telefonu alıp kulağına götüren Ceren'in gözleri fal taşı gibi olmuştu.Ya cidden şok edici birşey duymuştu ya da gözlerindeki çapaklar yüzünden rahatsız olmuş,gözlerini iyice açarak bu rahatsızlık verici durumdan kurtulmaya çalışıyordu.Karşı tarafın uzunca yaptığı konuşma Ceren bir tek kelime bile cevap vermeden sona erdi.Telefonu kapatıp yatağın üstüne bırakan Ceren ani bir hareketle yataktan kalkıp gece geç saatte gelip baştan sağma çıkarıp tekli koltuğun üzerine attığı kot pantolonunu düzeltip hemencecik giyiverdi.Düğmelerini iliklerken;

+Kahvaltıyı dışarda edelim,hadi bir an önce hazırlan.

dedi olayın şokunu henüz atamamış olduğu hareketsizliğinden belli olan arkadaşına.Apar topar hazırlanıp dışarı çıktılar.Hava alabildiğine sıcak ve nemliydi.

Sarmal Külahlar


önsöz:diğer ekip arkadaşlarımın devam etmesi için bir öykü başlatıyorum.

-1.Bölüm-
çoktan uyanmıştı aslında ancak gözlerini açmaya üşeniyordu ardından bir anda açtı gözlerini ve uyandı,
ilk iş olarak uykusunda yere attığı yastıkları ve pikeyi eğilerek yerden aldı.
sonra kendi kendine ''hımmsıs gımms'' diyerek elini yüzünü yıkamaya gitti.
tekrar odaya girdi cep telefonundan saate baktı saat tam 13:13 idi ''biri beni düşünüyor'' dedi kendi kendine.
az önce uyandığı yataktan ''aağğğoğlabiliiğğr'' diye uykulu bir cevap geldi.
aynı anda da odada 'anna molly' isimli şarkı yankılanmaya başladı,
çalan kendi telefonuydu.

-1.Bölümün Sonu-

23.08.2009

başka bir arkadaşımız

kedileri sevmem onlar da beni sevmezler ancak birbirimizi saygı ile izliyoruz.
ha keza benim kedilerinki kadar ilgi çekici fiziksel yeteneklerim yok.
avımı acı çekmeden tek ve artistlik bir hareketle yakalayamıyorum daha ziyade aklımı kullanıyorum.
kızların çoğu, kedileri sever ve överler.
kediler: avını acı çekmeden tek ve artistlik bir hareketle yakalayan hayvanlardır.
ancak aklını kullanma çabasına girip de işin içerisine sevgisel işler karıştırıp saçmalayan köpekler de candır.

not:Ömer'in bulduğu bir resim üzerine hafif biralı aklımla bir anda yaptığım çıkarımlar bunlar.
edebiyat dünyası için hoş şeyler.
bir benzerini boş resim kağıdına serbest çizgi çizip de başka bir arkadaşımızdan devam etmesini isteyerek yapabiliriz.

sizi severim lazımlık okuru!

sümük


Emrah'ında sümüğü varmış Emrah'ta burnunu karıştırırmış.gerçekten evet! evet! gerçekten.
Fotoğrafı edindiğim sitede okuduğum son cümleyle kaçızlıyorum.öptümbye.

''Burnunu karıştırırken objektiflere yansıyan ünlü şarkıcı, bu anın fotoğraflandığını hiç fark etmedi''

Yazık lan hiç farketmemiş...

Ayrıca rayban gözlüğün camından yansıyan görüntüdür sanatsal değer taşıyan.Yine kaçızladım.öptümbye.

20.08.2009

görülen bilinen nostalji duygusu.



insanlar sağda solda maçlarda falan kendi duygularını yüceltip kendilerini daha değerli kılmak için duygularına ''tarifi mümkün olmayan bir duygu'' tanımlamasını kullanırlar.
insan en nihayetinde beşerdir ve bu denli derin ahlaki konulara girmeyi kendine uygun görmeyebilir.
serbest piyasa ekonomisi sosyal ve bireysel durumlarda da geçerlidir.
ancak sevgili okur ,
bu reklamı o çocuğun yaşındayken izleyen bizler için ise az önce yaşadığımız 'görülen bilinen nostalji' duygusunun yaşlanıyor olmak ile karışan halinin tarifi şimdilik mümkün değil.
bunun için bir kelime uyduradabiliriz de zira yaratıcılığın lutuf edildiği kimseleriz.
aynı kayıt kişisel blogum http://piyaztheoz.blogspot.com/'da mevcuttur.

nikahına beni çağır sevgili,istersen şahidin olurum,bak tecrübemde var artık

bir adet video koyma amacıyla dalına bloga , video konulamaya ardından madem girdim bir şeyler yazayım ki tam ola;

Geçen gün ''çok dilli doğum belgesi'' adlı belgeyi almak için nüfus müdürlüğüne gittim.sıra numarasını otomattan aldıktan sonra gitmem gereken ikinci kata çıktım.numaratörlere baktım gözüken rakamlarla ile benim elimdeki küçük kağıtta yazan rakamlar arasından 2-3 basamak fark var ''aman allahım,şayet bu sıra doğruysa akşam üzeri anca çıkarım ben burdan'' diye geçirdim aklımdan.neyseki gelen insanlar otursunlar ayakta dikilmesinler diye oturak koymuşlar.hemen kendime en müsait yere çöküverdim.ortalık pek bi tenha ama etrafta dolaşan insanlarda gereğinden fazla bi telaş vardı.oturmaktan sıkıldığım bir anda ayaklandım ufak adımlarla dolanarak duvardaki tabelalarla ilginlenmeye başladım.tam bu sırada yanıma gelen bir teyze ''allah analı babalı büyütsün''gibisinden bişeyler dedi yüzüme tebessüm ederek.şok oldum desem yeridir hani,sonradan kafam dank etti tam önünde sıra beklediğim yerden insanlar yeni doğan çocuklarına kimlik çıkartıyolarmış.kendi kendime ''haaa'' diyip geri oturdum oturaklardan birine.daha sonra numaratörlere göz attım baktım sıra falan ilerlemiyor.kalktım tam karşımdaki deskte çalışan görevliye ''böyle böyle bir belge alıcam ben'' dedim ''tamam'' dedi kimliğimi verdim 2 sayfalık bir belgeyi elime tutuşturdu.el yordamıyla nüfus müdürünün odasını göstererek '' imzalattır mühür bastır '' dedi ''peki'' dedim.direk nüfus müdürünün odasına dalıverdim içerde 2 çift vardı.her neyse efendim odanın içinde beklemeye başladım.öncelerden sürekli muhabbeti geçen,arkadaş ortamında her birimizin kimliğinin arkasında yazan ''ruhiye sami'' ''nüfus müdürü''nün odasındaydım.kendisi mor renkte sade bi elbise giymiş kısa saçlı,orta yaşlı bir bayanmış bunu bizzat gördüm.her neyse beklemeye devam ettim.tam o esnada içerde bulunan iki çiftinde o odada evlenmek için bulunduklarını anladım. çiftlerden genç olanlarıne ruhiye hanım ''gidin içerden bi evlilik cüzdanı alın'' dedi.bende tabi bunların hepsini izliyor dinliyor utanmasam ''otur abi ben alırım sen yorulma'' falan diye anlamsızca yardım çağrıları yapacağım o derece olayın içindeyim yani.herneyse genç çiftin erkek olanı kalktı bi heyecanla gitti evlilik cüzdanı almaya sonra boynu bükük geri geldi oraya.bende tabi hala izlemekte oldugum için olayı kaçırmıyorum hiçbi sahneyi.eleman eliyle oturan kıza para işareti yaptı,sonra kız cüzdanını cıkardı bozuk para kısmından falan bütün paraları döktü avcuna falan elemana verdi.orda bi içim çız etti hani yalan olmasın''yazık lan bunlar bide evlenicekler evdir eşyadır'' falan diye geçirdim içimden.sonra efendim tam bu esnada ruhiye hanım bana seslendi ''gel bakalım sen'' diye.dedim tamam imzayı attırcam işim biticek.bu umutla masaya yaklaştım ancak olay bu değilmiş tabiki.ruhiye hanım ''seni bi şahit yazayım şu nikaha '' dedi.bende ''koca nüfüs müdürüne karşı çıkılmaz lan'' diyip hemen kabul ettim.işte öyle böyle oturdum hemen bi koltuğa yıldırım nikahı tadında bi nikahta şahit oldum.

Heh şimdi gelelim bu hayvansal boyutlardaki hikayenin amacı nedir,neden yazılmıştır.

1) evlilik cüzdanı 40 tl miş.
2) ilk kez nikah şahidi oldum bunu ulu orta belli edeyim dedim.

hani iki cümle ilede anlatılırmışta olsun yazdım o kadar ama demi.hadi öptüm hepinizi.

17.08.2009

resimde paylaşırız hani!


Bu taktire şayan çalışmada bizzat emre oguz baycın arkadaşımıza aittir.kendisi bir ev ziyareti sırasından damarlarında gezen sanat aşkı sonucunda sağdan soldan kestiği kafaları paintte çizmiş olduğu resme naklederek bu güzel bilgisayar tablosunun ortaya çıkmasını sağlamıştır.ellerine sağlık diyoruz.
NOT:tablodaki büyük kafa şahsıma ait olmakla beraber ön kısımda duran insan murat bir diğer ön kısımda kaleci görevini üstlenmiş olan insanda muratın kafası ve paint çizittirmeleri sonucu ortaya çıkmış zorttur zarttır öff.

ATARI birgünbiroyun (snow bros)


OYUNUN Link'i

Klasik Krem


yemedim içmedim...şaka şaka
üzerinize afiyet
bir bardak kola ,bir porsiyon kıymalı pide, ardından bir türk kahvesi içtim ardından da blogumuzu şekillere soktum.
bu eseri yaratırken eski sarı sayfalardan ve klasik krem rengi converse'den ilham adlığımı da belirtmek isterim.

meh!

kendi blogmu silme teşebbüsüm esnasında yanlışlıkla lazımlık yazarlığımdan da mahrum etmişim kendimi geçtiğimiz günlerin birinde farkettim bunu.sağolsun murat arkadasım bugün e-mail olarak bana tekrardan davet gönderdi yazar olmam için.bende bu daveti kabul eder etmez bi hışımla olayın sıcaklığı geçmeden hemen bi ''tekrardan yazmaya başladım'' yazısı yazayım dedim.neyse daha fazla uzatmayayım,kısa süre içinde daha değişik daha fazla daha hoş şeyler yazmak dileğiyle hoşçakalın esen kalın bay!:

7.08.2009

Allem and Kallem


allem ve kallem etmem sonucu murat'ın katkılayıyla temamızı daha kullanışlı bir şekil şemal sahibi ettik.
şimdi sırada kendimize birer tema belirleyip yazmaya devam etmek var.

4.08.2009

şekle sokacağız


bir süredir yokuz,
bir süre daha yokuz gibi gözüküyor.
diğer yazarları bir gaza getirmeyi deneyeceğim ona göre bir şekle sokacağız burayı.
fotoğraf motorğaf yayınlarız belki